Medine Günlükleri

Yesrib… Medine… Efendimiz alehisselam… Sahabe… Suffa… Uhud… Kuba mescidi… Cuma mescidi…Mescid-i kıbleteyn…

Daha birçok çağrışım yapar Medine bana. Havası farklıdır. Ayrı bir huzur var sanki. Buraya gelince söylediğim şeylerden birisi burda yaşamak Efendimize(sav) yakın olmak istiyorum oldu. Belki de “Allâh’ım! Bizlere Mekke’yi sevdirdiğin gibi, ondan daha da fazla Medîne’yi sevdir.” (Buhârî, Deavât, 43) duasıdır bizlere bu toprakları bu kadar sevdiren. Ecdadımız da sevmiş gözü gibi bakmış muhafaza etmiştir. Muhabbetleri o kadar yüksek ki şuanki zihinlerimizle bunu anlamamız pek mümkün değil. Yine de aklıma gelen birkaç şeyi buraya not düşmek istiyorum belki okumak isteyen olur. https://sumbulsokak.com/medine-tren-istasyonu-ve-amberiye-mescidi/

Çok fazla siyer bilgim yok ama Mescid-i Nebevideyken şunları düşündüm.

Sahabe Efendimiz(sav)den nasıl bir ders aldılar ki dünyaya yayıldılar. O ders Eyüp el-Ensari hazretlerini İstanbul’a kadar getirmiştir. O aldıkları ders onları yerinde durdurmadı. Onlar İslamı yaşadılar, yaydılar, bedel ödediler. Evlerini terk ettiler mallarını mülklerini geride bıraktılar. Boykota uğradılar sırf dinimizi yaşamak istedikleri için. İşkence gördüler hemde en sevdiklerinden, kendi anne babalarından kaçtılar, doğup büyüdükleri memleketlerini terk etmek zorunda kaldılar.

Yesribi Medine yaptılar.

Ensar onların yaralarını sardı. Muhacirleri kendilerine tercih ettiler. Efendimiz aleyhisselam Mekke fethedildikten sonra bile evine dönmedi. Vefatına yakın beni doğduğum topraklara, memleketime Mekkeye götürün diyebilirdi demedi. Bu ensara karşı nasıl bir vefa… Ensar nasıl bir ensarlık yaptı ki Efendimiz(sav) de böyle bir vefa gösterdi.

Bizler de Efendimiz(sav)den aldığımız güçle yerimizde duramamalıyız. İman bir nurdur önce kendini aydınlatır sonra çevresini. Bizler de Efendimiz(sav) den aldığımız İman nuruyla önce kendimizi aydınlatmalıyız. Biz kendimizi yeterince aydınlatırsak bize bakanlar (biz hiçbir şey söylemesek dahi) o nurdan hisselerini alırlar diye düşünüyorum.


سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ

“Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki sen, ilmi ve hikmeti her şeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin.” (Bakara, 2/32).

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir